midede nodüler lezyon ne demek

Adenomlarhem karsinom için prekürsör lezyondur. hem de midede karsinom ile birlikte aynı anda sık görülebilir. Atrofik gastrit ne demek? Atrofik gastrit ise midenin iç yüzünü döşeyen mukoza tabakasının burada bulunan epitel hücrelerinin ve salgı bezlerinin kaybı ile sonuçlanan kronik iltihabıdır. SOLİTER(TEK) PULMONER NODÜL: MALİGN VE BENİGN AYIRIMI-Hazırlık aşamasında. Tanım: Eski adı ‘ coin lezyon’ olan soliter pulmoner nodül akciğer parenkimi içerisinde 3 cm’den küçük, tek, yuvarlak veya oval görünümlü, grafide lokal dansite veya opasite artışı ile kendini gösteren lezyonlara verilen addır . Lezyon 3 ÖzofagusZ çizgisi ne demek? İç Bileşke (İnternal Junction, Histolojik Bileşke, Z çizgisi, Oro Serrata): Histolojik olarak burası çok katlı skuamöz epitel ile kolumnar epitel sınırıdır (sırasıyla mide ve özofagus epiteli (mukozası)). Normalde iç bileşke, dış bileşkeden 1-2 cm daha yukarıda kabul edilir. Hiatus 38 cm ne Kalçaağrısı ile ortopediye gittim. MR istedi. MR sonucu: ''inceleme dahilinde sağ overde 5,5x3,3 cm boyutlarında kist ile sol overde 4x2,8 cm boyutlarında T1 ağırlıklı sekanslarda hiperintens T2 ağırlıklı sekanslarda hiperintens sinyal özelliğinde nodüler lezyon dikkati çekmiştir. (hemorajik kist?) sonografik korelasyon lezyon Türkçe. isim, tıp Fransızca lésion bakınız doku bozukluğu. Türkçe. Güncel Türkçe Sözlük. a. tıp Doku bozukluğu: Zamanla bu tırnak lezyonları yüzünden insanın ayakları çürük balık gibi kokar. -S. Erez. Türkçe. Su Ürünleri Terimleri Sözlüğü nama nama habib di indonesia beserta fotonya. Vücutta belli başlı hastalıkların neden olduğu organ ve doku değişikliklerine lezyon adı verilir. Lezyonlar bazen gözle görüldüğü gibi bazı durumlarda da testler ile ortaya çıkar. İnsan vücudunda oluşan bazı hastalıklar, organ, hücre veya doku bozukluklarına yol açabiliyor. Bazı noktalarda görülebilen bu değişimler, bazen iç organlarda ya da hücrelerde bulunmaktadır. Bu değişimlerin genel olarak ismine lezyon adı verilir. LEZYON NEDİR Özetle hastalık yerleşen organlarda oluşan anormal durumlara lezyon denmektedir. Lezyonlar kimi zaman yıpranma, yırtılma kimi zaman da doku bozuklukları şeklinde oluştuğu gibi tümör ve abse şeklinde de oluşabilmektedir. Bulundukları yerleri kaplayan ve hacmin artma durumunda oluşumun lezyon olma ihtimali kuvvetlidir. Lezyonlara tanı koyulabilmesi için; şekilleri, kenarları, iç yapıları, çevre doku farkları ile değerlendirilirler. Lezyonlar çeşitli test ve yöntemlerle tanımlanmaktadır. LEZYONLARIN ETKİLERİ Bazı lezyonlar iyi huylu bazılarıysa kötü huyludur. Dokuların işlevselliğinin yitirilmesi, dokularda olan bozukluklar ile oluşmaktadır bu da lezyonun iyi veya kötü huylu oluşuna önemli bir delil niteliğindedir. Omurilikteki bir lezyon, beyinden gelen sinir uyarılarını etkileyerek bacaklarda uyuşukluk veya idrar yapma zorluğu yapabilir. Gözde oluşan lezyonlarda, bulanık görme ve renk algılama sorunları yaratabilir. Bazı lezyonlarsa hiçbir rahatsızlık vermez ve gözle görünmez, fakat lezyonları kesinlikle incelemek gereklidir. Hipodens lezyon, bilgisayarlı tomografi ile görüntüleme esnasında normal dokuya göre daha koyu renk görünüm alır. Tedavi planlaması hipodens lezyonun işaret ettiği hastalığa yönelik EdilmezseİlaçlarAmeliyatıGebelikteBebeklerde ve ÇocuklardaHangi DoktorTümüHipodens Lezyon Nedir? Günümüzde çeşitli hastalıkların tanısını koymak amacı ile birçok radyolojik görüntüleme yöntemleri mevcuttur. Hem ekonomik ve ulaşımı kolay olması hem de 3 boyutlu görüntüleme sağlaması gibi avantajları sebebi ile bilgisayarlı tomografi en çok tercih edilen radyolojik görüntüleme yöntemlerinden birisidir. Hipodens lezyon; bilgisayarlı tomografi ile görüntüleme esnasında daha düşük ışın tutan normal dokuya göre daha düşük yoğunluklu lezyonlar olup bu lezyonlar normal dokuya göre daha koyu renk görünüm alır. Hipodens lezyonlar; en sık karaciğer, beyin, böbrek, meme ya da dalak gibi organlarda görülebilmekle birlikte vücudun herhangi bir bölgesinde ortaya çıkabilmektedir. Hipodens Lezyon Nedenleri Nelerdir?Vücutta herhangi bir bölgede ortaya çıkabilen hipodens lezyonun görüldüğü bölgeye göre altında yatan nedenler değişmektedir. Karaciğerde hipodens lezyon Vücudun en önemli organlarından biri olan karaciğerde görülen lekelenmeler ya da diğer adı ile hipodens lezyonlar birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu lezyonların görüldüğü bölgelerde karaciğer normal fonksiyonunu yerine getiremez. Karaciğerde tespit edilen hipodens lezyonlar; sağlıksız beslenme biçimi ya da yaşam biçimi sebebi ile ortaya çıkabileceği gibi çeşitli hastalıkların habercisi de olabilirHepatik kistKaraciğer apsesiHematomKist hidatik hastalığı Caroli hastalığı Biliyer hamartom Von Meyerburg KompleksiKavernöz hemanjiom Karaciğer adenomuFokal nodüler hiperplazi FNHHepatik lipomEpiteloid HemanjioendotelyomaKaraciğer nörofibromu Beyinde hipodens lezyon Beyinde hipodens lezyon oluşturabilen bazı durumlar acil müdahale gerektirebildiği için bu durumun tespiti önem arz etmektedir. Beyinde hipodens lezyon görünümü verebilen hastalıklar şu şekilde sıralanabilirTümörler Bakteri ve virüslere bağlı ortaya çıkan enfeksiyöz hastalıklar; Herpes ensefaliti, serebrite bağlı beyin apsesi, akut dissemine ensefalomiyelitWilson hastalığı, homosistinüri ya da metakromatik lökodistrofi gibi doğumsal hastalıklar Beyin kanaması Beyin damarlarını tutan vaskülitlerGliamatozis serebriRadyasyon nekrozu Dalakta hipodens lezyon Dalakta görülen hipodens lezyonlar dalakta kistler, tümörler, dalak apseleri ya da dalak tüberkülozuna işaret ve pankreasta hipodens lezyon Böbrekte ve pankreasta da gözlenebilen hipodens lezyonlar basit kistlerden ciddi tümörlere kadar birçok hastalığa işaret edebilir. Hipodens Lezyon TeşhisiBilgisayarlı tomografi BT ile hipodens lezyon tespit edilen hastalarda ek görüntüleme yöntemleri ve gerekli durumlarda biyopsi ile lezyonun altında yatan hastalığın tespiti USG Ses dalgalarının yardımı ile yapılan görüntüleme yönteminde bilgisayarlı tomografide hipodens gözlenen lezyonlar hipoekoik olarak rezonans görüntüleme MRG Yumuşak doku ve organların görüntülenmesinde en değerli yöntem olan manyetik rezonans görüntülemede radyo frekans dalgaları yardımı ile görüntüleme sağlanır. Ayrıca tespit edilen lezyonun iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunu tespit etmek için uygulanacak biyopsi için de rehber görevi görebilir. Biyopsi Organlarda hipodens lezyon tespit edildiği zaman lezyonun iyi huylu mu yoksa kötü huylu mu olduğunu tespit etmek amacı ile ilgili organdan doku örneği alınarak mikroskop altına incelenmesi işlemidir. İnce iğne aspirasyon biyopsisi, kalın iğne aspirasyon biyopsisi ya da minimal invaziv cerrahi tekniği ile biyopsi gibi farklı biyopsi seçenekleri emisyon tomografisi taraması PET Hipodens lezyonun tümör olduğunun tespit edilmesi durumunda kanser hücrelerinin diğer organlara yayılım yapıp yapmadığı pozitron emisyon tomografi taraması ile tespit edilir. Hipodens Lezyon TedavisiHipodens lezyonun tedavi planlaması hipodens lezyonun işaret ettiği hastalığa yönelik yapılmaktadır. Karaciğerde lekelenme olarak bilinen karaciğerde hipodens lezyonun türünün tespit edilmesi durumunda tedavi planlaması apsesi olduğu tespit edilen hipodens lezyon tedavisi Karaciğerde meydana gelen ve hipodens görünüm veren apseler etkene göre farklı tedavi apsesi Amip apsesinde ilk tercih edilecek tedavi yöntemi medikal tedavi ilaçla tedavi olup medikal tedavide ilk tercih ilaç metronizadoldür. Çok az amip apsesi hastasında cerrahi müdahale gerekebilir. Bu durumda drenaj ile apsenin boşaltılması apse Oldukça nadir görülen ve kolanjit adı verilen safra kanallarının iltihaplanması, apandisitin ilerlemesi ya da diğer karaciğer hastalıklarına bağlı ortaya çıkan piyojenik apsenin tedavi planlaması apsenin sayısına ve büyüklüğüne göre yapılır. Tek büyük ve genelde sağ loba yerleşim gösteren apse tespit edildiği zaman cerrahi ya da perkütan drenaj tercih edilirken, çoklu küçük karaciğer apselerinin tek tek çıkartılması mümkün olmadığı için antibiyotik tedavisi kist Karaciğere parazit olan tenyanın yerleşmesi sonucunda gelişen hidatik kist hastalığında en etkin yöntem cerrahi tedavi olup bu amaçla kistlerin çıkartıldığı kistektomi yöntemi, karaciğerin bir lobunun ya da segmentinin çıkartıldığı lobektomi ya da segmentektomi yöntemleri uygulanabilir. Ameliyat öncesi hazırlık ve ameliyat sonrası hastalığın yineleme oranını en aza indirmek amacı ile ilaçla tedavi uygulanır. Bu amaçla hastalara albendazol ve mebendazol reçete hastalığı tespit edilen hipodens lezyon tedavisi Safra yollarında genişlemeler ve daralmaların birbirini takip ettiği Caroli hastalığında karaciğerde apse meydana gelebilir. Bu hastalıkta endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi ve perkütan transhepatik kolanjiografi ile drenaj uygulanarak tedavi sağlanır. Karaciğerde tek lobta tespit edilen hastalık durumunda ise hepatik rezeksiyon tümör olduğu tespit edilen hipodens lezyon tedavisi Karaciğerde oluşan iyi huylu ya da kötü huylu tümörler varlığında öncelik cerrahi tedavi seçenekleridir. Karaciğer tümörlerinde karaciğerin bir kısmının tümör ile beraber çıkarılması lobektomi / segmentektomi uygun olacaktır. Hasta durumu, tümör büyüklüğü değerlendirilerek karaciğer nakli de uygulanabilir. Cerrahi tedavi uygulamasının riskli olduğu ya da cerrahi tedavinin uygulanması mümkün olmayan hastalarda ışın tedavisi olarak bilinen radyoterapi, kemoterapi ya da ablasyon tedavisi tümörün yakılması Lezyon Tedavi Edilmezse Hipodens lezyonlar normal dokuya göre daha düşük yoğunluklu dokular olup bu lezyonların varlığı bulunduğu bölgede doğru gitmeyen bir şeylerin olduğunu gösterir. Hipodens lezyon varlığı basit bir yağlanma, apse ya da iyi huylu tümörden kaynaklanabileceği gibi kötü huylu tümörlerin belirtisi de olabilir. Bu durumda bu lezyonların tedavisiz kalması kanser hücrelerinin yayılmasına ve ölüme sebep olabilir. Tabi ki her hipodens lezyon varlığı ciddi bir durumu işaret etmez, doktorun önerdiği tanısal testler ve tedavi planlarını uygulamak ve tavsiyelerini dinlemek önem arz Lezyon İlaçlarıHipodens lezyonun apse olduğunun tespit edilmesi durumunda apsenin türüne göre farklı ilaçlar reçete apsesinde; metronidazol ileTenya kaynaklı hidatik kist hastalığında; albendazol ve mebendazolPiyojenik apselerde; antibiyotik ilaçlardan ampisilin, metranidazol, aminoglikozid, sefalosporin, klindamisinİle tedavi sağlanabilir. Karaciğer tümörlerinde kanser hücrelerinin çoğalmasını durdurmak / hücreleri öldürmek amacı ile kemoterapi ilaçlarından SorafenibOktreotidReçete Lezyon AmeliyatıKaraciğer apseleri tespit edildiği zaman apsenin boşaltılmasını sağlayan apse drenajı uygulanabilir. Açık drenaj ya da kapalı drenaj apsenin boşaltılması için seçilebilecek drenaj Genel anestezi uygulanarak uyutulan hastanın karın bölgesi açılır. Bilgisayarlı tomografi ya da ultrason rehberliğinde karaciğerdeki apseye yerleştirilen katater yardımı ile apse boşaltılması drenaj Laparaskopik drenaj yöntemi adı da verilen kapalı drenajda karın bölgesinde açılan küçük deliklerden gönderilen katater ile apse boşaltılır. Karaciğerde tümör tespit edilen hastalarda rezeksiyon ameliyatı ile tümör odağının çıkarılması sağlanır. Tümör boyutunun büyük olması durumunda segmentektomi ameliyatı ile karaciğerin bir segmentinin çıkartılması ya da lobektomi ameliyatı ile bir lobunun çıkartılması da tedavi seçenekleri arasındadır. Hamilelikte Hipodens LezyonHamilelik döneminde karaciğerde hipodens lezyon tespit edilmesi durumunda akla karaciğer hemanjiomu gelmelidir. Karaciğer hemanjiomunun gebelikte ve oral kontraseptif doğum kontrol hormonu kullanan kadınlarda sık görülmesi bu tümörün artan östrojen hormonuna bağlı ortaya çıktığı düşünülmektedir. Karaciğer hemanjiomları genelde 4 cmden büyük kan damarı yumuklarıdır. Genelde herhangi bir tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Ancak hastada şikayetlere neden oluyorsa ya da ilerde sorun yaratma ihtimali varsa ameliyat, radyoterapi, hemanjiom çevresindeki kan akışının durdurulması ya da karaciğer nakli ve Çocuklarda Hipodens Lezyon Bebeklik ya da çocukluk döneminde hipodens lezyon varlığında akla bazı tümörler gelebilir. Mezenkimal hamartom, infantil Hemanjioendotelyoma ve indiferansiye embriyonel sarkom bebeklik ve çocukluk döneminde karaciğerde hipodens lezyon gelişimine neden olabilen tümörlerdir. Genelde endişelenmeye gerek olmasa da bebek ve çocukların düzenli doktor kontrolünde olması Lezyon için Hangi Doktora Gidilir? Hipodens lezyon varlığı bir hastalık ya da şikayetten çok yapılan incelemeler esnasında fark edilen bir durumdur. Hastalar şikayet oluşan duruma bağlı olarak beyin ile ilgili şikayetler varlığında nöroloji bölümünde nöroloji uzmanına ya da beyin ve sinir cerrahisi bölümünde beyin ve sinir cerrahisi uzmanına, karaciğer, dalak, böbrek ya da pankreasta meydana gelen sorunlarla ilgili olarak genel cerrahi bölümünde genel cerrahi uzmanına başvuru lezyonun görüntülenmesi ise başvuru yapılan doktorun bilgisayarlı tomografi istemesi sonucu radyoloji bölümünde radyoloji uzmanının görüntüleme yapması ile faydalı buldun mu?181Hipodens Lezyon ile İlgili Sıkça Sorulan SorularHipodens lezyonlar radyolojik görüntüleme yöntemlerinden biri olan bilgisayarlı tomografide çevre dokuya göre daha koyu renkli gözüken, normal dokuya göre daha az yoğunluklu olduğu için daha az ışın tutan alanlardır. Hipodens lezyon varlığında hastalar endişelense de her hipodens kanser demek değildir. Bilgisayarlı tomografide tespit edilen hipodens lezyonlar basit bir yağ bezesi, apse ya da kist olabileceği gibi tümör gibi ciddi hastalıkların da belirtisi olabilir. Hipodens lezyonun kanser olup olmadığı ek testler yapılarak hipodens lezyon tespit edilen hastalar paniğe kapılıp bu durumdan nasıl kurtulacağını araştırsalar da her hipodens lezyona müdahale edilmesi gerekiyor diye bir durum yoktur. Hipodens lezyonun neye bağlı oluştuğu tespit edilerek gerekli görülürse altta yatan nedene göre çeşitli tedavi yöntemleri uygulanabilir. Bu seçenekler arasında ilaçla tedavi, cerrahi tedavi ya da drenaj gibi yöntemler mevcuttur. Ancak bazı durumlarda hiç bir müdahaleye gerek bilgisayarlı tomografi yardımı ile görüntülenmesi esnasında çevre dokuya göre daha az yoğunluklu olduğu için daha koyu görülen alanlara karaciğerde hipodens lezyon ya da karaciğerde lekelenme adı verilir. Karaciğerde tespit edilen hipodens lezyonların hepsi tehlikeli değildir. Hipodens lezyon tespit edilmesi orada sadece normalden daha az yoğunlukta bir doku olduğunu göstermektedir. Bu durumun tehlikeli olup olmadığı doktor tarafından yapılacak ek testler ile tespit edilebilir. Gastrointestinal Gİ subepitelyal lezyonlar SEL, gastrointestinal Gİ kanalın mukülaris mukoza, muskularis propria veya submukozasından kaynaklanan üzeri normal mukoza ile kaplı tümörlerdir. İnsidansı yaklaşık %0,3-1 arasında olup en sık midede Subepitelyal lezyon ne demek?2 Özofagus Subepitelyal lezyon nedir?3 Lezyon kanser mi?4 Midede submukozal lezyon ne demek?5 Midede sel ne demek?6 Mukozal lezyon ne demek?7 Özofagus lezyon nedir?Subepitelyal lezyon ne demek?Subepitelyal kitle lezyonları üzerinde sağlam mukoza bulunan, fakat lümene doğru büyüme gösteren kitle lezyonlarıdır. Bunların bir kısmı dıştan basıdır. Genelde endoskopik biyopsilerle tanıya Subepitelyal lezyon nedir?Özofagus yemek borusu, mide, ince barsak ve kalp barsak duvarı içindeki dokulardan gelişen genellikle iyi huylu tümörlerdir. BU tür lezyonların tanısı normal endoskop ile kanser mi?Vücutta birtakım hastalıkların sebebiyet verdiği doku ve organ değişimlerine lezyon denmektedir. Lezyonların bazıları iyi huylu bazıları ise kötü huyludur. Özellikle dokularda meydana gelen bozukluklar ile beraber işlevsellik önemli oranda submukozal lezyon ne demek?Submukozal tümörler mide, ince ve kalın barsakta rastlanabilen bir grup iyi huylu tümörlerdir. İlk resimde tekrarlayan mide kanamaları şikayeti olan gelen genç bir erkek hastanın midesinde endoskopi ile karşılaştığımız manzarayı sel ne demek?Gastrointestinal sistemin subepitelyal lezyonu SEL, üze- ri normal mukoza ile kaplı lümen içine doğru büyüyen bir lezyon, kitle veya çıkıntı olarak tanımlanır 1. Genellikle asemptomatiktirler ancak nadiren kanama, obstrüksiyon, disfaji gibi semptomlara neden olurlar 1.Mukozal lezyon ne demek?Oral mukazal lezyonlar Ağız içinde oluşan ağrılı veya ağrısız yaralar lezyonlardır. Çok basit sebepleri olabildiği çok komplike sebepleri lezyon nedir?Özofagusun iç döşeyici tabakasından gelişen kötü huylu tümörleridir. Organın iç tabakasından gelişen tümör, yemek borusunun içinde aşağıya, yukarıya ve içeriden dışarı doğru yayılım yapar. Aynı zamanda lenf ve kan damarları yoluyla da vücudun diğer alanlarına sıçrayabilir. Mide kanseri Mide ca etyolojisinde en çok suçlanan faktörlerin başında prekanseröz mide lezyonları gelmektedir 1,2,3,4. Epidemiyoloji ve patoloji çalışmaları sonucunda mide karsinogenezindeki olaylar dizisinin; kronik gastritis, atrofi, intestinal metaplazi, displazi ve karsinoma şeklinde olduğu kabul edilmektedir 1,3,4,5,6 Tablo-1. Otopsi ve operasyon sırasında alınan örneklerde yapılan çalışmalarda mide kanserlerinin sıklıkla prekanseröz durumlardan geliştiği gösterilmiştir 1,4 Tablo-2 . Kronik atrofik gastritis, intestinal metaplazi, epitelial displazi ve gastrik polipler gastrik kanserlere ve özellikle de intestinal tip gastrik kanserlere neden olan en önemli patolojilerdir 1,7. Prekanseröz mide lezyonları büyük oranda distal yerleşimli mide kanserleri ile ilişkilidir 4,7. Öte yandan kardia ve distal özefagus adenokarsinomlarının ise Barrett’s özefagus ile ilişkisi vardır. Yapılan çalışmalarda bu kanserlerin sıklığı ile Barrett’s özefagus insidansı arasında da kuvvetli bir ilişki tesbit edilmiştir 8. Mide kanserleri prognostik açıdan kötü özelliğe sahip kanserlerdir. Ancak erken, tedavi edilebilir dönemde, yani mukoza içinde yakalandıklarında prognozlarında ileri dönem karsinomlara göre belirgin farklılık saptanmıştır 9. Mukozada prekanseröz lezyonların görülerek bu hastaların uzun süreli ve sık aralıklarla takip edilmesi ile mide kanseri gelişiminin erkenden tesbit edilmesi, erken tedavi imkanı sağlamaktadır 4,9. Tablo-1 Mide kanserinin gelişebildiği premalign lezyonlar Kronik atrofik gastritis Pernisyöz anemi İntestinal metaplazi Gastrik epitelial displazi Benign hastalıklarda yapılan parsiyel gastrektomiler Menetrier’s hastalığı Gastrik polipler Barrett’s özefagus Gastrik ülserler “Aşırı tuz mide mukozasında atrofi oluşturmaktadır.” 1-Kronik Atrofik Gastritis Kronik atrofik gastritis KAG genellikle distal mide bölgelerinden multifokal olarak başlar. Azalmış gastrik asit sekresyonu sonucu, fokal atrofik odaklar birleşerek metaplazi, displazi ve sonunda gastrik karsinomaya dönüşebilirler 4,10. Deney hayvanlarında aşırı tuzun atrofi oluşturduğu gösterilmiştir 11. KAG’te asit salgısı azalmakta, mide pH’ı yükselmektedir. Midede pH yükselmesi sonucu anaerob bakteriler artmakta, bu bakteriler de mutajen ve kanserojen olan N-nitroso bileşiklerinin oluşumuna yol açmaktadır. Böylece karsinoma riski de artmaktadır Doğal antioksidanlar ise N-nitroso bileşiklerinin oluşumunu inhibe etmektedirler 1,4,12. Yapılan pekçok çalışmada mide kanseri prevalansının en yüksek olduğu ülkelerde KAG ve intestinal metaplazi prevalansının da aynı oranda yüksek olduğu gösterilmiştir 1,13,14. KAG ve intestinal metaplazi İM, mide kanserinin endemik olarak bulunduğu ülkelerde, yüksek bir prevalansla bulunan çevresel risk faktörleriyle de ilişkilidir. KAG ve İM’nin endemik intestinal tip mide kanserlerinin patogenezinde önemlli bir ara basamak olduğu kabul edilmektedir 1,13,14. KAG “Kronik atrofik gastritis durumunda mide asidi sekresyonu azalmakta, böylece anaerob bakterilerin etkisiyle karsinojenik ajanlar olan N-nitorso bileşikleri oluşmaktadır.” ve İM nedeniyle sıklıkla midede koloniler oluşturan anareob bakteriler nitrit ve nitratları daha potansiyel kanserojenik ajanlar olan N-nitroso türevlerine dönüştürerek karsinoma oluşumuna katkıda bulunmaktadırlar 15,16. Bununla beraber atrofik gastritis ve aklorhidrinin tek başlarına mide kanserine neden olamayacağı ve KAG ve İM’nin mide kanseri gelişmeyen sağlıklı bireylerde de bulunabilecekleri bilinmektedir 1. Retrospektif olarak gastrik karsinomalı hastaların ameliyat materyallerinde yapılan incelemelerde, intestinal tip mide kanserlerinde yüksek oranda KAG tespit edilmiştir 17,18. Bununla beraber 60 yaşın üzerindeki bireylerin endoskopik biyopsilerinde gastrik karsinoma olmaksızın da %40 oranında kronik atrofik gastritis görülebilmektedir 19,20. Pernisiyöz anemi immun mekanizmayla gelişen spesifik bir atrofik gastrit türüdür. Pernisiyöz aneminin yaygın olarak bulunduğu ülkelerde gastrik adenokarsinoma prevalansı %3 kadardır 21. Bütün mide kanserlerinin %2’sinin pernisyöz anemi ile ilişkili olduğu tahmin edilmektedir. Bununla beraber pernisyöz aneminin mide kanseri riskini arttırdığı kesin değildir 4. Bu hastalarda gastrik karsinoid tümörler de daha sık görülür. Bunlarda asit supresyonu, hipergastrinemi ve nöroendokrin hiperplazinin malign tabloya neden olduğu bildirilmektedir 22,23. Pernisyöz anemi, mide kanseri gelişimini 2-3 kat arttırmaktadır 22,24. 2-İntestinal Metaplazi İntestinal metaplazi İM normal mide epitelinin ince barsak veya kolondakine benzer kolumnar epitelle yer değiştirmesi anlamına gelir 25,26. Metaplazi çoğunlukla antrumda görülür. İM alanları seyrek odaklar halinde olduğu gibi, geniş alanlara da yayılabilir 27. İM mukoza hücresinin boyun bölgesinden başlar ve yayılır. Tam olarak geliştiğinde, mide mukozası ince barsak mukozası görünümünü alır. İM sıklıkla kronik atrofik gastritisle birliktedir 28. Demirtürk ve arkadaşları İM’yi % kronik atrofik gastritis zemininde tesbit etmişlerdir 29. “Helikobakter pilori, kronik gastritisten kronik atrofik gastritis ve intestinal metaplazi gelişmesine neden olan önemli faktörlerden birisidir.” İM görülen alanda mide mukozası ince barsak epitelinin hem morfolojik, hem de biyokimyasal özelliklerine sahip olur. İM gelişmiş mide sekretuar bir organ olmaktan çıkıp gastrik lümenden lipit gibi bazı maddelerin absorpsiyonunu yapabilen intestinal bir alana dönüşmüştür. Bu olayın kronik gastritis, kronik atrofik gastritis histolojik değişim zinciri sonucunda oluştuğu belirtilmektedir 5,27,30. Helikobakter piloriHp infeksiyonunun, atrofi ve metaplazi ile sonuçlanan kronik gastritisin önemli bir nedeni olduğu bildirilmektedir 5,27. İM, endoskopik olarak normal mukozaya göre hiperemik, düzensiz alanlar şeklinde görülür. Bu görünümü gastritin endoskopik görünümünden ayırt edebilmek çok güçtür 25,27. Morfolojik ve histokimyasal kriterlere göre intestinal metaplazinin üç tipi açıklanmıştır 25,31.. Tip I komplet İM’de fırçamsı kenarlı matür absorbtif hücreler ve asit sialomüsin salgılayan goblet hücreleri vardır. Epitelin görünümü ince barsak epiteline benzer, bazen villus yapısı bile görülebilir. Paneth hücrelerinin glandın alt kısmında görülmesi en karekteristik özelliğidir Tip IIa İnkomplet intestinal metaplazide, matür absorbtif hücreler ve genellikle de paneth hücreleri yoktur. Asidik siyalomüsin salgılayan goblet hücreleri ve nötral müsin ya da nötral müsin-sialomüsin salgılayan kolumnar mukus hücreleri vardır. Tip IIb İnkomplet intestinal metaplazide ise, büyük goblet hücreleri siyalomüsin veya sülfomüsin ya da her ikisini de salgılayabilirler. Sülfomüsin salgılayan daha az differansiye kolumnar mukus hücreleri vardır. Matsahura ve arkadaşları ise intestinal metaplaziyi, komplet ve inkomplet olarak 2 grupta incelemişlerdir. Komplet tip ince barsaklardaki bez yapısından oluşurken, inkomplet tipte kolonik bez yapıları hakimdir 25,31. İntestinal metaplaziler mide mukozasında sadece morfolojik görüntüde değil hücre kinetiğinde, immünolojik ve enzimatik yapılarda da değişikliklere sebep olurlar 25,26. Bu lezyonların özellikle inkomplet, sülfomüsin içerenlerinin, “Her yıl, kronik atrofik gastritislilerin % intestinal metaplazi, intestinal metaplazililerin ise % displazi gelişmektedir.” intestinal tip mide karsinomalarının histogenezinde öncü lezyonlar oldukları çok çeşitli ve geniş çalışmalarda gösterilmiştir 32,33,34. Yapılan bir çalışmada mide patolojisi olan 7290 hasta ortalama yıl 3-16 yıl izlenmiş. Başlangıçta biyopsilerde normal gastrik histoloji görülenlerde yılda % oranında kronik atrofik gastritis KAG, KAG’lıların % İM, İM’lilerin ise % displazi geliştiği bildirilmiştir. Aynı çalışmada başlangıçta normal mide histolojisi görülüp takipler sırasında mide karsinoması gelişenlerin oranının ise % olduğu tesbit edilmiştir 35. Başka bir çalışmada 1788 vakanın uzun süreli takibi sırasında, mide sıvısında yüksek pH ile, nitrat ve nitrit değerleri yüksek olanlarda, buna paralel olarak KAG, İM ve displazi gibi prekanseröz mide lezyonlarında da daha hızlı progresyon görüldüğü tesbit edilmiştir 13. Retrospektif olarak yapılan başka bir çalışmada ise daha önce İM olarak değerlendirilen 234 vakanın preparatları yeniden değerlendirilmiş ve 9 % mide kanseri tesbit edilirken, intestinal metaplazisi bulunmayan 116 vakanın ise sadece 1 % mide kanseri tesbit edilmiştir 36. Yapılan histopatolojik çalışmalarda intestinal metaplazinin sıklıkla intestinal tip gastrik kanserlere eşlik ettiği gösterilmiştir. Yine bu çalışmalarda diffüz tip mide karsinomlu hastalarda ise intestinal metaplazi prevalansının genel populasyondaki prevalansa eşit olduğu gösterilmiştir 15. 3-Gastrik epitelial displaziler Gastrik epitelial displaziler GED en önemli premalign lezyonlardır. Displazi, metaplazik ya da non-metaplazik mukozadan gelişebilir. Lezyonun mukozadaki makroskopik görünümü, mukoza çöküklüğü ya da polipoid şeklinde olabileceği gibi düz mukozada hafif renk değişikliği şeklinde de olabilir. 4,37,38. GED tanısında bazı güçlükler vardır. Ayırıcı tanıda rejeneratif atipi ile gerçek displazinin ayrımı yapılmalıdır. Ayrıca intramukozal karsinom ile şiddetli displazi de zaman zaman karıştırılabilmektedir. Bu nedenle GED düşünülen “Gastrik epitelial displaziler en önemli premalign lezyonlardır.” bölgeden çok sayıda biyopsi örneği alınarak, bunlar dikkatlice incelenmelidir. Benign rejeneratif değişiklikler de zaman zaman hafif ve orta derecede displazi şeklinde değerlendirilmiş olabilirler. Ancak şiddetli displaziler herzaman neoplazik değişiklik olarak kabul edilmeli ve vakalar mutlaka sık aralıklarla takip edilmelidir 4,37,38,39. Erken mide kanseri nedeniyle opere edilenlerde rezeksiyon materyalinin retrospektif olarak tekrar değerlendirildiği çalışmalarda, kansere komşu bölgelerde orta veya şiddetli displazi tesbit edilenlerin oranı %40-100 bulunmuştur 39. Oysa bu oran opere kronik atrofik gastritisli vakalarda %3, gastrik ülserlilerde ise sadece %1’dir 40,41,42. Prospektif olarak yapılan bir çok çalışmada 6 yıl veya daha fazla süre ile displaziler takip edilmiş ve şu sonuçlara varılmıştır 4,43,44,45 1-Displaziler 3 gruba ayrılmaktadırlar Hafif, orta ve şiddetli displaziler 2-Hafif displaziler minör lezyonlardır ve hastaların %60-70’inde zamanla gerilerler. Vakaların %20-30unda aynen kalırlar. Vakaların %10’unda ise prograsyon gösterirler ve displazinin derecesi artar. Çok nadiren karsinoma gelişebilir. 3-Orta dereceli displaziler de hafif displazilere benzerler. Ancak bunlarda şiddetli displazi ve/veya karsinoma gelişenlerin oranı %10-14 kadardır. 4-Şiddetli displaziler daha ciddi lezyonlardır. Displazinin gerileme oranı %30-45 kadardır. Sıklıkla aynen sebat eder. Ancak displazi, hastaların %20-80’inde propresyon gösterir ve bir kısmı gastrik karsinomaya dönüşür. Yapılan çalışmalarda şiddetli displazinin %50-60 oranında erezyon, ülser ve polip gibi endoskopik lezyonlarla birlikte bulunduğu tespit edilmiştir. Aynı çalışmalarda görünür endoskopik lezyonla örneğin; gastrik ülser veya polip birlikte bulunan şiddetli displazilerin yaklaşık %50’sinde, şiddetli displazi tespit edildikten 3 ay sonra biyopsi örneklerinde karsinoma tanısı konulmuştur. Bu nedenle şiddetli displazinin sıklıkla kanserle birlikte bulunduğu kabul edilmektedir. Sadece endoskopi ile şiddetli displazinin tanısı güçtür. Mutlaka histopatolojik inceleme gereklidir 43,44. Displazinin takibinde genel olarak şu protokol izlenmektedir 4,44,45 “Şiddetli displaziler herzaman çok önemli premalign lezyon olarak kabul edilmeli ve bu tür hastalar mutlaka sık aralıklarla takip edilmelidir.” 1-Özellikle önemli bir endoskopik lezyonla birlikte değilse hafif derecede displazilerin uzun aralıklarla kontrol edilmeleri genellikle yeterlidir. Hatta bazı araştırıcılar bunların takiplerini gerekli görmemektedirler. 2-Orta derecede displaziler de hafif displazilere benzerler. Bununla beraber bazı otörler daha sık kontrol edilip, daha sık biyopsi alınmasını önermektedirler. 3-Şiddetli displaziler ise sıklıkla kanserle birlikte bulundukları için bunların kısa aralıklarla takip edilmesi gerekir. Malignite tespit edilmese bile bu hastalar düzenli olarak kontrollere çağrılmalıdırlar. Hatta bazı otörler endoskopik büyük lezyonlarla birlikte bulunan şiddetli displazilerde rezeksiyon önermektedirler 4,43,45. Moleküler biyolojik tekniklerin yaygınlaşması ve hücre proliferasyon analizleri ile GED’deki malignite riski ve hastaların takibi açısından gerçek ve yeni bilgilerin elde edileceği umulmaktadır 15. Kanserden ölüm nedenleri arasında önemli yer tutan ve kötü prognoza sahip olan mide kanserleri, gelişen endoskopik tekniklere rağmen günümüzde hala önemini korumaktadır. Bu nedenle bütün dünyadaki çalışmalar mide kanserlerinin erken dönemde yani intramural evrede tanınabilmesi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bunlara paralel olarak hastalığın patogenezi ve gelişim basamaklarının saptanması ile prekanseröz durumlar ve bu durumların bulunduğu hallerde gözlenen prekanseröz lezyonların erken tanınmasının önemi de artmaktadır 1,4. Günümüzde bütün dikkatler, tümörlerin tedavi edilebilir dönemde tanınması yanında, karsinom gelişim basamaklarındaki öncü lezyonlarda, yani prekanseröz lezyonlar üzerinde toplanmaktadır. Karsinomların normal mukozadan çok, bu lezyonların zemininde gelişmesi olasılığı vardır. Son zamanlardaki çalışmalar özellikle mide epitelindeki prekanseröz değişikliklerin tesbit edilerek takipler sırasında muhtemel malign gelişimin erken tanınmasına yöneliktir. Böylece mide kanserinin daha gelişmeden ya da gelişse bile çok erken dönemde önlenmesi mümkün olacaktır 1,4. Submukozal tümörler mide, ince ve kalın barsakta rastlanabilen bir grup iyi huylu Midedeki tümör kanser midir?2 Bağırsakta submukozal lezyon nedir?3 Midede görülen lezyon nedir?4 Mide kanseri ağrısı nerede hissedilir?5 Midede tümör neden oluşur?6 Mide tümörü tehlikeli midir?7 Submukozal lezyon ne demek?Midedeki tümör kanser midir?Mide iç yüzeyindeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünmesi ve çoğalması sonucunda oluşan mide tümörü, iyi huylu benign yada kötü huylumalign olabilmektedir. Ameliyat yada ameliyat dışı yöntemlerle çözüme kavuşturulabilen mide tümörü, kontrol altında tutulması gereken submukozal lezyon nedir?Submukozal Lezyonlar Submukozadaki lezyonların mukozayı kaldırması ile oluşan polipoid lezyonlardır. Tanıda endoskopi yanında endoskopik USG ve MRG'da görülen lezyon nedir?Midenin Hiperplastik Polipleri Polip mukoza epitelinden kaynaklanan proliferatif veya neoplastik lezyonlar olarak tanımlan maktadır. Hiper plastik polipler ise en sık €-90 olarak rastlanmaktadır. Hiperplastik poliplerin malign dönüşün riski 14 mm'den büyük olanlarda yüzde olarak kanseri ağrısı nerede hissedilir?Mide kanseri olan kişide bulantı ve yutma güçlüğü gibi şikayetlere de rastlanmaktadır. En belirgin belirtilerden ikisi olup bu belirtilere mide ya da göğüs kemiği altındaki ağrı da eşlik edebilir. İleri evre mide kanseri belirtilerinde ise hastada dışkıda kan görülmesi ve iştahsızlık tümör neden oluşur?Cinsiyet, genetik faktörler, sosyoekonomik duruma bağlı çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları ve Helicobacter pylori adlı bakteriye bağlı olarak gelişen gastrit, mide kanserinin ortaya çıkmasında tümörü tehlikeli midir?Mide kanseri, midenin iç yüzeyini kaplayan sağlıklı hücrelerin çeşitli nedenlere bağlı olarak kanserli hücrelere dönüşmesi sonucu meydana gelen ölümcül bir hastalıktır. En sık görülen kanser çeşitlerinden biri olup tüm dünyada rastlanan kanser çeşitlerinin %10' unu lezyon ne demek?Submukozal tümörler mide, ince ve kalın barsakta rastlanabilen bir grup iyi huylu tümörlerdir. İlk resimde tekrarlayan mide kanamaları şikayeti olan gelen genç bir erkek hastanın midesinde endoskopi ile karşılaştığımız manzarayı görüyorsunuz.

midede nodüler lezyon ne demek